12 Kasım 2006 Pazar

Hayat Bir Oyun - 5. Bölüm

Bölüm 5: Yüzleşme

Ekin dışarı çıktığında serin havayı ciğerlerine çekti. Tüm karşı çıkmalarına rağmen Sarp O’nu eve bırakmakta ısrarcı olmuştu. Eğer bir aşk oyunu oynanacaksa gerçekten bir arada görünmeleri gerekiyordu. Sorun da bir arada görünmekti zaten. Ekin hiç bir erkekle görülmemişti. Ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmiyordu. İyi ki Sarp bu konularda tecrübeliydi. Yine de anlamadığı bir konu vardı. Neden Sarp’ın tecrübeli olması canının sıkılmasına sebep oluyordu? Sonuçta bu Ekin’i çok da alakadar eden bir durum değildi. Hem ikisinden birinin tecrübeli olması oynayacakları oyun için yararlı değil miydi? Pek başarılı olamasa da Ekin içindeki sıkıntıyı atmaya çalıştı.

Sarp dışarı çıktıktan sonra Ekin’in ne sebepten birden suskunlaştığını merak ediyordu ama bir türlü sebebini soracak gücü kendinde bulmuyordu. Arabasını park ettiği yere de gelmişlerdi.
“Pek lüks bir araba değil ama işimi görüyor.” Ekin lüks olmadığı iddia edilen arabaya baktığında “Lüks olmayan böyle bir arabaysa lüks olan nasıldır?” diye düşündü. Ekin’e göre araba sahibi olmak başlı başına bir lükstü. Sarp’ın gerçekten zengin bir aileden geldiğine inanmıştı ama bunun gibi anlarda iyice inanıyordu Sarp’ın zengin bir çevreden geldiğine.

Arabayı çalıştırıp yola koyulmuşlardı ama Sarp aklını meşgul eden soruyu sormak için fırsat kolluyordu. “Görücü konusu hemen kapanacak mı?” sorusunu sorduğunda Ekin’in yüzüne bakıyordu Sarp. Ekin düşünceli bir şekilde yola bakarak biraz zaman kazanmaya çalıştı. O konu tabii ki hemen kapanmayacaktı. Herkesin sorularıyla yüzleşmesi gerekecekti. Daha da önemlisi kendi sorularını da sorması gerekecekti.
“Kapanmayacak ve bir sürü soruyla yüzleşmem gerekecek. Benim de cevaplarını duymak isteyeceğim sorular olacak ayrıca.” Sarp Ekin’in cevaplarını duymak istediği sorularla neyi kastettiğini tam anlayamadı ama anlamak için de üstelemedi. Yolculuğun geri kalan kısmı ise küçük muhabbet kırıntıları dışında sessiz geçti.
......
Ekin gece iyi uyuyamamıştı. Önce evdekilerin meraklı bakışlarından kaçıp odasına sığınmıştı. Kitap okumayı denemiş olsa da aklını kitaba veremeyince uyumaya karar vermişti ama uyku perisi Ekin’e pek yardımcı olmadığı için neredeyse bütün geceyi düşünerek geçirmişti. Azıcık uyumayı başarmıştı ama erkenden içinde bir sıkıntıyla uyanmıştı. Yapması gerekeni biliyordu ve bunun için Kenan’ın çalıştığı tamirhaneye gitmesi gerekecekti. İşe gitmesi gerektiği için bunu öğle tatilinde yapmaya karar verdi. Tabii öncelikle ailesiyle yüzleşmesi gerekecekti.

Kahvaltı etmek için odasından çıktığında annesini masayı hazırlarken buldu. Gülser Hanım Ekin’e soran gözlerle bakıyordu.
“Bana neler olduğunu anlatacak mısın kızım?”
“Bir şey olduğu yok anne. Benim haberim olmadan benim için görücüye çıkma hazırlıkları yapan sizsiniz. Bence sizlerin bana neler olduğunu anlatmanız lazım.”
“Evlenme teklifi almak da ne oluyor? Dün gece çıktın gittin. Geri geldiğinde de bir şey söylemeden odana kaçtın.”
“Sarp bana evlenme teklif etti. Ben de teklifini kabul ettim.”
“Kızım bu Sarp da kim? Nereden çıktı bu durup dururken?”
Ekin bu soruyu bekliyordu. Bu sebepten ne diyeceğini önceden tasarlamıştı. Sarp’la üzerinde konuştukları şekilde olayı açıkladı. Beraberliklerinin süresi konusunu da konuştukları şekilde üç aydan biraz fazla olarak söyledi. Gülser Hanım hala inanmakta güçlük çekiyordu. İsmet Bey kahvaltıya gelince Ekin aynı hikayeyi bir de babasına anlatmak zorunda kaldı. Sarp ile uzun uzun konuşmuş olması Ekin’in işini kolaylaştırıyordu. Aslında anlattıkları neredeyse tamamen gerçekti. Bir tek Sarp ile üç aydan biraz uzun zamandır birlikte oldukları yalanını söylüyordu. Bir de Sarp’ı evlenmeyi düşünecek kadar sevdiği doğru değildi. En azından Ekin kendine bunu söylüyordu. Belliydi, ailesi hala bu duruma alışmakta güçlük çekiyordu. Ekin kendi kendine alışacaklarını söyledi ve kahvaltıdan sonra Gönül ile birlikte işe gitmek üzere evden çıktı.
.......
Sarp geç uyanmıştı. Gece uzun süre bir şeyler karalayıp durmuştu. Dişe dokunur bir şeyler çıkmamıştı ama içinde olduğu durum konusunda atması gereken adımları düşünme fırsatı bulmuştu. Babasına haber ulaştırmadan önce Serkan’la konuşmaya karar vermişti. Hem belki de Serkan’ın babasına haber uçurma konusunda yardımı olabilirdi. Ekin’e yardım etme sözü vermiş olmasına rağmen kesinlikle babasıyla uzun bir zaman sonra ilk konuşmasının evlenmek istediğini söylemek için olmasını istemiyordu. Bu sebepten sabah uyandığında kahvesini içerken en yakın dostunu aradı ve O’nunla akşama buluşmak istediğini söyledi. Ardından bir telefon konuşması daha yapmaktan kendini alamadı. Önceki gece Ekin’in cevaplarını duymak istediği soruların olduğunu öğrenmişti ve o soruların kime sorulacağını duymak istiyordu. O soruların sadece ailesine sorulmayacağını hissediyordu. Ekin’in söyleyiş tarzından işin biraz gerilimli olacağını hissetmişti ve telefon edip Ekin’in nasıl olduğunu öğrenmek istemişti. Kısa bir telefon konuşmasıydı ama öğle tatilinde Ekin’in Kenan’la konuşmaya gideceğini öğrenmesine yetecek kadar uzun bir konuşma olmuştu. Kenan ile konuşmaya gidecek olması Sarp’ı rahatsız etmişti. Sarp rahatsızlık duyma sebebini kendince konuşmanın tatsız bir hal alma ihtimali olmasına bağlıyordu.
......
Öğle tatili geldiğinde Ekin nereye gideceğini iyi biliyordu. Daha önceden de o tamirhaneye gitmişti ama şimdi durum çok farklıydı. Bir arkadaş olarak gördüğü Kenan ile konuşması gerekiyordu. Ekin konuşmaya ne kadar kararlı olursa olsun içindeki huzursuzluk hissini atamıyordu. Yapması gereken bir iş vardı ve tüm huzursuzluğuna rağmen o işi yapacaktı.

Ekin tamirhaneye yaklaşmıştı ki Sarp ikinci kere aradı. Ekin şaşkınlığına rağmen nerede olduğunu ve ne yapacağını Sarp’a bir kez daha anlattı. Sarp yine Ekin’i şaşırtmıştı. Birden Ekin içindeki huzursuzluğun azaldığını fark etti. Bu arada tamirhanenin yanına varmıştı bile. Göz ucuyla içeriye göz gezdirdiğinde Kenan’ın çırağı Tanju kendisine yaklaştı.
“Buyur Ekin Abla...”
“Kenan burada mı?” Bu soruyu sorunca Tanju’nun sırıtmaya başlaması Ekin’i sinirlendirdi ama sesini çıkarmadı. Tam o sırada Kenan’ın sesi duyuldu:
“Sen git bir dolaş!” Kenan’ın bu sözü üzerine çırak O’na anlamlı şekilde baktı ama sesini çıkarmadan gitti. Ekin ile Kenan baş başa kalmışlardı.
“Sanırım sonunda annenler söylediler haberi...” Ekin söze nasıl başlayacağını bilmiyorken Kenan’ın söze başlamış olmasına sevindi.
“Aldım haberi ve bu konuyu seninle konuşmak için buraya geldim.”
“Haklısın, bir sürü konuyu konuşmamız gerekecek. Görücüye gitmekle iş bitmiyor.” Ekin, nasıl oluyor da Kenan’ın bu kadar kendi kendine gelin-güveyi olabildiğini anlamaya çalışıyordu.
“Bak Kenan! Bu fikre nereden kapıldın, anlamıyorum ama zaten buraya gelme amacım yanlış anlamayı ortadan kaldırmak.”
“Ne yanlış anlaması?...” derken Kenan’ın yüzünde şaşkınlık ifadesi vardı. Belli ki aklında konunun ne olduğuna dair en ufak fikir yoktu.
“Ne yanlış anlaması?!? Evde bir temizlik telaşıdır gidiyor ve sonunda annem ağzındaki baklayı çıkarıyor! Görücüye gelecekmişsiniz!” derken Ekin’in sesi yükselmişti. “...ve benim hiçbir şeyden haberim yok! Ne hakla böyle bir şeye kalkışabilirsin? Sence benim onayımı almadan bu işe kalkışman normal mi?”
“Seninle aramızda olan ilişkiden sonra senin de hazır olduğunu düşünmüştüm. Beraber gezmeye gidiyorduk. Kaç defa seninle dışarı çıktık. Yani bunları yaparken aramızda bir şey gelişmediğini mi söylüyorsun?”
“Evet, Kenan! Aynen onu söylüyorum! Sen benim çocukluk arkadaşımsın. En azından ben öyle sanıyordum.” Ekin iyice öfkelenmeye başlamıştı.
“Ben seni hiçbir zaman arkadaşım olarak görmedim.”
“Bak Kenan, ben de sana arkadaş gözü dışında bir gözle bakmadım.” Kenan bu söz üzerine durumu daha da dramatik hale getirdi.
“Demek öyle?!? Yazıklar olsun sana. Senin öyle bir kız olabileceğini düşünmezdim. İsmet Amca’nın kızı Ekin’den böyle bir hafiflik beklemezdim.”
“Ağzından çıkanı kulağın duysun Kenan! Ben hiçbir zaman senin dediğin gibi hafif bir kız olmadım. Senin arkadaşım olduğunu sanmıştım ama yanılmışım. Yazıklar olsun!”
“Asıl sana yazıklar olsun! Mahallemize yakışmayan kızlardanmışsın!”
“Ne diyorsun sen Kenan? Hakaret ettiğinin farkında mısın?”
“Az bile söylüyorum...” tartışmanın heyecanıyla ne Ekin ne de Kenan bir arabanın geldiğini ve içindeki adamın onları bir-iki dakikadır sessizce dinlediğini fark etmedi. Kenan ise Ekin tarafından reddedilmenin hayal kırıklığıyla konuşmaya devam ediyordu. “Yazık ki senin farklı olduğunu düşünmüştüm. Sen benim sevgimi hak etmemişsin!”
Onları dinlemekte olan adam “Aksine, asıl sen böyle konuşarak O’nun tarafından sevilmemeyi hak ettiğini ispatlıyorsun!” dediğinde ikisi de ilk defa yanlarında olan adamı fark ettiler.
Kenan “Sen de kimsin be?” diye sorduğunda Ekin’in ağzından “Sarp?” sözü döküldü.
“Ben mi kimim? Senden farklı olarak Ekin’in dünyanın en onurlu insanı olduğunu düşünen ve O’nun sevgisini hak etmek için her şeyi yapabilecek biriyim. Ha, aynı zamanda evlilik teklifime Ekin’den ‘evet’ cevabını almayı başaracak kadar çok şanslı olan kişiyim!”
Ekin’in nutku tutulmuştu. Kenan’la konuşması hiç ummadığı kadar tatsız bir hal aldığı anda Sarp’ı yanlarında görmek nutkunun tutulmasına sebep olmuştu.
“Ne diyor bu adam Ekin?”
“Ne dediğini duydun... Benim asıl evlenmeyi düşündüğüm kişi. Senin kendi kendine gelin-güveyi olduğunu öğrendiğim gün Sarp bana evlenme teklif etmişti. O gün evlilik teklifi aldıktan sonra eve döndüğümde annemden görücüye geleceğinizi öğrendim.”
O sırada Sarp söze karıştı. “Hayatım eğer konuşman bittiyse sana söz verdiğim gibi seni fabrikaya bırakayım öğle tatilin bitmeden.” Ekin Sarp’ın bu yaptıklarına inanamıyordu. İşine karıştığı için O’na kızmak istiyordu ama bir türlü kızmayı başaramıyordu.

Kenan bir Ekin’e, bir Sarp’a baktı ve burnunda soluyarak “bu iş daha burada bitmedi” dedi. Sarp ağzını açıp bir şey söyleyecek oldu ama Ekin kendisine öyle bir bakış attı ki susması gerektiğini anladı. “Bence bu iş burada bitti Kenan!” deyip Sarp’a kendisini işe bırakmasını söyledi. Sarp arabaya bindiğinde Ekin yüzüne bile bakmadan “seninle de konuşmamız gerekecek” dedi. Sarp bu sözü duyunca başının belada olduğunu anladı ama yine de Kenan’la Ekin’in arasına girdiği için mutluydu ve Ekin’le yüzleşmeye razıydı. Ne hakkında konuşmaktan bahsedildiğini bilmesine rağmen masumu oynamaya karar verdi Sarp ve “ne hakkında konuşmamız gerek” diye sordu.
“Niye geldin buraya?”
“Kenan’la konuşman uzarsa seni fabrikaya arabayla bırakırım diye düşündüm.” diye bahane uydurdu ama kendi gibi Ekin de bunun asıl sebep olmadığını biliyordu.
“Diyelim ki bu doğru, niye araya girdin? O konuşmayı benim yapmam gerekiyordu. Senin yardımına ihtiyacım yoktu.”
“Özür dilerim Ekin. Tamam, seni tanıyalı çok olmadı ama söylediği sözlerin hiçbirini hak etmediğini bilecek kadar da tanıyorum seni. Kendimi tutamadım, özür dilerim.” Ekin ne kadar uğraşırsa uğraşsın kızamıyordu Sarp’a. Sarp’ın yüzüne baktı ve “bir daha olmasın” dedi. Sarp da bu işi uzatmaması gerektiğini anladı ve “tamam” diyerek konuyu kapattı.

Arabanın içini sessizlik kaplamıştı. Ekin konu olsun diye Sarp’a o gün ne yapacağını sordu. Aslında bütün gece Sarp’ın işinin başında olacağını tahmin ediyordu ama sırf muhabbet olsun diye sormuştu.
“İş dışında yapacak bir şeyim olmazdı normalde ama bu akşam Serkan’la buluşup senden bahsetmeyi planlıyorum. Konuştuğumuz gibi bu oyunumuz aramızda kalacağı için seninle üç aydan biraz fazladır aramızda bir ilişki olduğunu söyleyeceğim. Sanırım tuhaf bir konuşma olacak.”
“Neden?”
“Ben Serkan’dan hiçbir şeyimi saklamadım şu ana kadar. Senin dışında. Yani seninle karşılaşmamı bile anlatmadım O’na, ki bu işimize yarayan bir durum aslında. Şimdi bir de seninle evlenmeyi düşündüğümü söyleyeceğim. Garip geliyor biraz. O yüzden tuhaf dedim.”
Ekin duyduklarından sonra Sarp’ın da kendisi gibi değer verdiklerine yalan söylemekten rahatsız olduğunu anladı. Birden “bu durumdan rahatsızsan vazgeçebilirsin” dediğinde Sarp şaşkınlıkla Ekin’in yüzüne baktı. Bu sözü beklemiyordu.
“Ekin gerçekten Kenan ile konuşmana karıştığım için özür dilerim. Bu kadar kızmanı beklemiyordum. Rahatsız olduğumu bahane ederek oyundan vazgeçmek istemeni anlamıyorum.” Ekin az daha gülüyordu. O, Sarp rahatsız oluyor diye vazgeçmeyi teklif etmişti ama Sarp olayı tamamen yanlış anlayıp suçu kendinde aramıştı. Sinsi bir düşünce Ekin’in aklına girip Sarp’ın ne kadar iyi bir sevgili olduğunu söyledi.
“Sarp, ben sadece Serkan’a yalan söylemekten rahatsızlık duyduğunu gördüğüm için bunu teklif ettim. Dediğin konu kapandı. O yüzden o konu yüzünden böyle bir şey dediğimi düşünme.”

Fabrikaya geldiklerinde Sarp giriş kapısına kadar Ekin’e eşlik etti. Ekin böyle bir davranış beklemediği için biraz şaşkındı ama en çok şaşırdığı ise ayrılırken Sarp’ın eğilip yanağından öpmesi oldu. Hele ki “daha sonra görüşürüz sevgilim” dediğinde şaşkınlığı iyice arttı. Tam “kendine gel Sarp” diyecekti ki Sarp yanlarından geçen iki kişi sebebiyle bu kadar ileri gittiğini sessizce söyledi. Sarp gerçekten sevgili gibi görünmeleri için ne lazım geliyorsa yapıyordu. Ekin de bunun üzerine “görüşürüz hayatım” diyerek cevap verdi.

Sarp yanlarından geçen iki kişi sebebiyle o şekilde davrandığını söylemişti ama iyi biliyordu ki geçen birileri olmasa bile aynı şekilde davranacaktı ve bu düşünce Sarp’ı korkutuyordu. Sarp kendini oyuna fazlasıyla kaptırmaya başlamıştı ve bu hiç de hayra alamet değildi.

0 yorum:

Template Designed by Douglas Bowman - Updated to Beta by: Blogger Team
Modified for 3-Column Layout by Hoctro